SAHİH-İ MÜSLİM

Bablar Konular Numaralar  

LİBAS BAHSİ

<< 2103 >>

NUMARALI HADİS-İ ŞERİF:

 

80 - (2103) حدثنا يحيى بن يحيى وأبو بكر بن أبي شيبة وعمرو الناقد وزهير بن حرب - واللفظ ليحيى - (قال يحيى: أخبرنا. وقال الآخرون: حدثنا) سفيان بن عيينة عن الزهري، عن أبي سلمة وسليمان بن يسار، عن أبي هريرة؛

 أن النبي صلى الله عليه وسلم قال (إن اليهود والنصارى لا يصبغون فخالفوهم).

 

{80}

Bize Yahya b. Yahya ile Ebû Bekr b. Ebî Şeybe, Amr'un-Nâkıd ve Züheyr b. Harb rivayet ettiler. Lâfız Yahya'nındır. (Yahya ahberana, ötekiler haddesenâ tâbirlerini kullandılar.) (Yahya dediki); Bize Süfyân b. Uyeyne, Zührî'den, o da Ebû Seleme ile Süleyman b. Yesâr'dan, onlar da Ebû Hureyre'den naklen haber verdilerki, Nebi (Sallallahu Aleyfv ve Seliem):

 

«Şüphesiz ki, yahudilerle hıristiyanlar saç boyamazlar. İmdi siz onlara muhalefet edin!»

 

 

İzah:

Bu hadîsi Buhârî «Kİtâb'ul-Enbiya»'da; Nesâî «Kifâbu'z-Zine»'de tahrîc etmişlerdir. Hadıs-i şeriften ağaran saçları boyamanın müstehab olduğu anlaşılıyor. Yalnız yukarki rivayetlerden birinde karaya boyamaktan kaçınılması emir buyurulduğu için Nevevî bunun keraheti tahrimiyye ile mekruh olduğunu söylemiştir.

 

Bu hükmün erkeklere mahsus olduğunu, kadınlara saçlarını siyaha boyamaya izin verildiğini söyleyenler de vardır.

 

Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in saçlarını boyayıp boyamadığında ihtilâf edilmiştir. Abdullah îbni Ömer onun saçlarını sarıya boyadığını görmüş, o da boyamıştır. Fakat bazıları burada boyananın saçlar değil, elbise olduğunu söylemişlerdir. Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in saçlarını ömründe bir defa boyadığını söyleyenler de vardır.

 

İmam Mâlik; «Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) saçlarını boyamadığı gibi, Alî, Übeyy b. Ka'b, îbni Müseyyeb, Said b. Yezid ve İbni Şihab dahî boyamamışlardır. Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in saçlarını boyamadığına delil Hz. Aişe'nin şu sözüdür: Ebû Bekir saçlarını boyardı. Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) de boyasa, ben ondan başlardım. Kara boya hakkında bir şey işitmedim ama bence ondan başkası daha makbuldür, demiştir.